Bu Blogda Ara

slider

Son Paylaşılan

Navigation

Acının tarihi

ACININ TARİHİ
  
Kalın ve karanlık bir çatı merdiveni gibi
giderilmez eksikliğini tanırım onun
suyun bardakta duruşu gibi
bir öfke usul usul büyürken kuytuda
yemyeşil bir çayır görünümündedir
haziran ortasında bir gümüş lüfer
büyülü bir fotoğraf bir gümüş çerçevede
ve evinde hemen hazır bir silâh
böyle kargaşalı günler döneminde
beşer onar koparılan bir takvim sanki
bahara.

Bunlar güzel şeyler biliyorum
herkes de biliyor kuşkusuz
ama ne kadar güzel, ne kadar güzel
serçenin kış günü yemidir
alnı akıtmalı bir atla düğüne gitmek
ayışığı penceresi, bir güzel insan sesi
ama ne kadar güzel
kırda bir oğlak kadar
kışlada bir türkü kadar
rüzgârda kuruyan tülbent kadar
oysa gece tam yarısıdır bir günün
ve daha güçlüdür gündüzden

Ben şimdi diyorum ki bir bak şu alanlara
sokaklara, köprülere, kiremitsiz damlara
taşlara, sopalara, amanvermez silâhlara
şehir haritasına, trafik lâmbasına, kan içinde adamlara
kan içinde adamlara
kan umutsuzluktur
ona kendini hazırla
ne kadar yalnız olduğumuzu hep hatırla
açlıkları, yoklukları, kırımları
örneğin sensiz olmak ömrümün bir akşamında-
bir bölgeden birine giden orduları uçaklarla
yalanlar, ihanetler, karmakarışık limanlar
iki şeyin apansız karşı karşıya geldiği dünyada.

Ben şimdi diyorum ki
buna inanmak gerek
bir susam gibi boyuna sulamak umutsuzluğu
ve direnmek
hep direnmek devam etmek adına.

diyorum ki acılığı eksilmesin ağzımızdan
boyuna tükürmek için
boyuna..

Turgut Uyar
PAYLAŞ
Banner

Danisman Hocam

YORUMLAR:

0 comments: